17 Ekim 2008

Delikanlı olamıyorsan Delikanlılığa dil uzatmada adam sansınlar


Ben bu siyasi anlayışı anlamıyorum arkadaş.Biraz dik durun be kardeşim.Beceremiyorsanız bari bırakın toplum kendi içinde bazı sonuçlara varsınÇeşitli vesilelerle bazı şeyleri sorgulasın.Bu güne kadar dokunulmamış yada dokunulamamış mercilerden hesap sorsun.Bunu sen beceremiyorsan bırakta birileri çıkıp delikanlı gibi hesap ver kardeşim desin.Sayın Başbakan kime şirin görünmeye çalışıyorsun sen be.Ekranların karşısında 70 milyon insana tehditler savuran insanları tek hizaya sokmaya çalışan bir askerle aynı düşünceleri nasıl paylaşırsın.Ahmet ALTAN çok güzel bir cümle kurmuş:"Askerle anlaşmanın kendi iktidarına yardım edeceğini sanmıştı.Ne kadar yanıldığını cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yediği muhtırayla gördü.Askerle işbirliği yapmaya çalışan her politikacı sonunda bu gerçekle karşılaşır."İşte ben bu cümlelerin altına imzamı atarım.Ama Tayyip Erdoğanın şirin görünme çabalarını asla desteklemem.Geçen seçimde oyumla desteklediğim Ak Parti Tayyip Erdoğanın son hareketleriyle benim için sıradan bir parti halini almıştır.Şartlardan dolayı delikanlı olamıyorum diyorsan bir yere kadar eyvallah deriz ama delikanlı olanların önüne geçmede adam sansınlar.

14 Ekim 2008

Konferansta bulamadığımızı gazete sayfalarında bulduk


Bu haftaki (12 Ekim) Zaman gazetesinin Pazar ekinde H.Salih Zenginin bir röportajı vardı.Oldukça ilgi çekiciydi.Hristiyan bir rahip iken müslüman olan ve şu anda Konyada ikamet eden Abdullah Palazoğlu.Ne kadar samimi olduğunu bilmiyorum (bunu değerlendirmekte bana düşmez)ama halen Konyada yaşıyor olsaydım kesinlikle gider kendisiyle tanışırdım.Ayakta durmaya çalışan bir müslümana destek olmaya çalışırdım

Bir Heyecanın terennümü


Yaşadığım ilçe sosyal etkinlik açısından oldukça zayıf sayılır. Bundan olsa gerek bir faaliyet olduğunda insanlarda yoğun bir katılım gözlenir. Eğlence veya kültürel bir faaliyet olup olmadığına bakılmaksızın iştirak edilir. İlerleyen saatlerde iştirakin devam veya ayrılma konularında duruma göre hareket edilir. Ama herhalukarda bu etkinlikte varolmanın mutluluğu vardır. Neyse gelelim asıl mevzuya. Cuma günü namaz girişinde bir bildiri verdiler elime. Üzerinde büyük harflerle Konferansa Davet yazısı olunca Edremit’te yaşayan bir insan elinde olmadan heyecanlanıyor tabii. Konferans konusuda ‘İslam Tasavvuf ve Mutluluk’ sa heyecan bir kat daha artıyor. Konuşmacının Müjdat Korkut olduğunu ( ki ben bu derneği hiç duymadım ama geldikleri arabanın plakasının 16 olması Bursalı oldukları izlenimi veriyor ) konferans saatinin 13:30 ile 17:30 arası olduğu ( yani 4 saat) ve girişlerin ücretsiz olduğunu ben burada yazmıyorum.Teferruata girmeye gerek yok.Durum böyle olunca bu durumdan eşimi de haberdar ediyorum ki Allah muhafaza unutupta böyle bir aktiviteyi kaçırmayalım.Çünkü Edremit’te bir daha ne zaman konferans olacağı konferans olsa bile konusunun tasavvuf olacağı meçhul.Eşimle zamanı geldiğinde sevinerek konferans binasının yolunu tuttuk.Salondan içeriye girdik.Tabi biz bulunduğu konuma bakaraktan (Tasavvuf Derneği Yönetim Kurulu Başkanı) konuşmacının sakallı,kelli felli bir ademoğlu olacağını umuyorduk.Oysa konuşmacı koltuğuna bir baktık ki sinek kaydı traşlı,fönlü saçları ve takım elbisesiyle artist bir arkadaş.İşin daha da ilginç tarafı şu ki,Tasavvuf derneği başkanı olan bu arkadaşın hal,hareket,konuşma biçimi ve kurduğu cümlelere bakaraktan tasavvuftan zırnık kadar nasibini alamadığı çok bariz.Cuma namazlarından önce vaaz veren hoca efendilerin insanlara yukarıdan bakan,onları sorgulayan ,birilerini kurtarmaya çalışan ama daha kendisi kurtarılmış bölgede olmayan tasavvufun inceliklerinden bihaber yaklaşımları ve hayatları hep itici gelmiştir.Bu arkadaşta da aynı havayı yakalayınca mekandan ayrıldım.Tasavvuf her şeyden önce bir gönül işidir.Sen bu gönül dantelasında dikiş tutturamıyorsan ismini tasavvufla yan yana anma.